Avukat Dilay Şen Doğan

Avukat
Dilay Şen Doğan

Çocuk suçluluğunun sebepleri incelendiğinde bunun tek bir sebebe değil birden fazla sebebe bağlı olduğu görülmektedir. Bu sebeplerden başlıcaları aile faktörü, çevresel faktörler, gelir adaletsizliği, yoksulluk, istismara uğramış olma ve eğitimle ilintilidir. Çocuk suçluluğuna sebep olarak gösterilen hususların tamamına yakını, çocuğun dışında olan, çocuktan kaynaklanmayan hususlardır. Bu nedenle kanun koyucu suç işlemiş çocuklar hakkında “suça sürüklenen çocuk” ifadesini kullanmıştır. ÇKK’ya göre suça sürüklenen çocuk, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında topluma yeniden kazandırılmasına hizmet edecek güvenlik tedbirlerine karar verilen çocuğu ifade etmektedir.

Çocuk ceza muhakemesinin temel amacı, suçun aydınlatılmasının yanı sıra çocuğu suç işlemeye iten sebeplerin tespitiyle birlikte, çocuğun topluma karşı sorumluluklarının bilincine varmasına, toplumla bağlantılarının güçlendirilmesine ve sahip bulunduğu değerlerin bilincine varmasını sağlamak olmalıdır.

Flippo Gramatica, “Toplumsal Savunma İlkeleri” adlı eserinde devlete yüklenen bu görevi şu şekilde ifade eder. “(..) Devlet toplum içinde bireyin suçlu olmasına yol açan nedenlerle savaşarak onları ortadan kaldırmak veya etkilerini azaltmak zorundadır. Şu halde devleti, yasa aracılı ile kurulmak istenen düzeni korumak suçluyu cezalandırmak yetkisine sahip bir kuvvet değil, onu topluma yeniden kazandırmakla görevli bir organ saymak gerekir..”1 Buradaki amaç, çocuğun ıslah edilmek suretiyle topluma yeniden kazandırılmasıdır. Bu da çocuk ceza muhakemesinde kovuşturma mecburiyeti ilkesinin karşıtı olan maslahata uygunluk ilkesini de beraberinde getirmektedir. Suça sürüklenen çocuk hakkında yetkili makamlar, soruşturmaya başlayıp başlamamakta, kamu davası açıp açmamakta ve açılmış olan kamu davasını yürütüp yürütmemekte takdir yetkisine sahiptir.2

Çocuk ceza muhakemesinin temel ilkesi suç şüphesi bulunan çocukların ceza adaleti sistemine dahil edilmeksizin birtakım önlemlere tabi tutulmasıdır. Çocuğun ceza sisteminin dışında tutulması çocuğun üstün yararı ilkesi ile doğrudan ilintilidir. Bu sebeple alınacak önlemler de insan haklarına uygun olmalıdır. Bu esnada alınacak olan önlemler çocuğu cezalandırma kaygısı güdülmeden olabildiğince çocukla toplumu barıştırmayı amaç edinerek uygulanmalıdır. Alınacak önlemin türü, süresi, denetim altında yürütülüp yürütülmeyeceği hususlarının belirlenmesinde çocuk hakkında sosyal inceleme yapılması gerekmektedir. ÇKK m.34’de sosyal çalışma görevlilerinin görevleri sayılmıştır. Bu maddenin 1-a fıkrasında “çocuk hakkında derhal sosyal inceleme yapmak, hazırladıkları raporları kendilerini görevlendiren mercie sunmak” yer almaktadır. Çocukla görüşülmeksizin, çocuğun ailesi ve yaşadığı çevresiyle irtibat kurulmaksızın hazırlanan rapora itibar edilmemelidir. Yargılamada sosyal inceleme raporu alınması gerekliliği çocuklara ceza hukuk yaptırımı ile değil, koruyucu ve yardım hukuku nosyonu ile yaklaşılması gerekliliğinin bir sonucudur. 3Ancak Türk hukuk sistemi incelendiğinde bu hususa pek önem verilmeden sosyal çalışma görevlileri tarafından yalnızca bir görüşmeye dayanarak bir rapor hazırlandığı ve bu hazırlanan rapor esas alınarak çocuk hakkında hüküm kurulduğu görülmektedir. Bu durum çocuğun üstün yararının gözetilmesi ilkesi yönünde sakıncalıdır.

Sayfa 4/3. için