
Avukat Dilay Şen Doğan
Avukat
Dilay Şen Doğan
Çocuğun yüksek yararının korunması ceza adaletinin geleneksel araçlarının yerini rehabilitasyon ve onarıcı adalete bırakması anlamına gelir. Çocuğun yüksek yararı yetişkinlerin çocuklara bağışladığı bir merhamet ve yüce gönüllülük değildir. Suç işleyen çocuğa toplumun göstereceği tepki yani hukukun uygulayacağı yaptırım çocuğun içinde bulunduğu koşullar ve suç ile orantılı olmalıdır ve nihai hedefi çocuğu cezalandırmak değil, onu rehabilite ederek topluma yeniden kazandırılmasını sağlamak olmalıdır.4 Yani çocuk Adalet Sisteminin odağı çocuk olmalıdır. Buradaki temel amaç çocuğun cezalandırılması değil, çocuğun kazanılmasıdır.
Pekin Kuralları’na göre çocuğun kişisel özgürlüğüne getirilecek kısıtlamalar çok dikkatli bir incelemeden sonra konulmalı ve bu kısıtlamaların mümkün olduğu kadar az olmasına özen gösterilmelidir. ÇHDS’ ye göre hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Bir çocuğun tutuklanıp alıkonulması veya hapsi yasa gereği olabilir ve ancak son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulmalıdır.(Pekin Kuralları m.13) Amaç, çocukların soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde zarar görerek yeniden suça itilmelerini önlemektir. Bilinmektedir ki, suç işlemiş çocuk psikolojisini benimseme yeni suçları hazırlık süreçlerini başlatmaktadır.5 Bu yüzden uluslararası anlaşmalarla da kanunlarla ihtilafa düşen çocuklar ile ilgili olarak adli kovuşturma olmaksızın, çocuğu ceza sisteminin dışında tutulması ve çocuğun yüksek menfaati doğrultusunda çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılmasının ancak en son başvurulacak bir önlem olması gibi ilkelerin benimsenmesinin önemi üzerinde durulmaktadır.
Suça sürüklenen çocukların özgürlüğüne müdahale edilmesi ve cezalandırılmasının akabinde çocuklar ceza adalet sisteminin damgalayıcı etkisiyle karşı karşıya kalır ve ilerleyen süreçte toplumdan uzaklaşıp potansiyel suçlular haline gelebilirler. Bu sebeple çocuk ceza yargılamasının asıl amacının çocukla toplumu barıştırmak olduğu unutulmamalıdır.
Gerek iç hukukta gerekse uluslararası hukukta çocuk hakkında hürriyeti kısıtlayıcı cezalara son çare olarak başvurulma ilkesi benimsenmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi madde 37/b bendinde belirtildiği üzere; “Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılamayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır.” Bu ilke Çocuk Koruma Kanunu m. 4’ de “Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması” şeklinde ele alınmıştır. Bu ilkenin uygulamada vücut bulabilmesi adına TCK. CMK, ÇKK ve birçok uluslararası hukuk yasa metinlerinde birtakım norm ve müesseselere yer verilmiştir.
Devamı Sayfa 4/4. için